#Arel’deNelerOluyor
Arel Üniversitesi’nde çalışma saatlerinin değiştirilmek istenmesine itiraz ettiği için 2022’de işten çıkartılan arkadaşımız Volkan Köroğlu işe iade davasını kazanarak 1 yıl 3 ayın sonunda işine geri dönmek için iş yerine başvurdu.
İşveren tarafından 1 Ağustos 2023 günü işe başlayabileceği bildirilen arkadaşımız yönetim tarafından yine işe alınmadı keyfi bir biçimde iş güvencesi hükümleri ihlal edildi. Arel patronu yasaları çiğnemeye devam ediyor.
Arkadaşımızın hakları için vereceğimiz mücadele devam edecek, gerçek bir iş güvencesi işçilere sağlanana kadar mücadelemiz devam edecek.
Arkadaşımızın bu süreç ile ilgili olarak kaleme aldığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz:
İŞ GÜVENCESİ Mİ? O ZAMAN MÜCADELEYE DEVAM!
2014 yılında çalışmaya başladığım Arel Üniversitesi’nden çalışma saatlerinin değiştirilmesine itiraz ettiğim için haksız yere işten çıkarıldım.
İşe iade davası açtım ve işten atılmama sebep olan bölüm başkanı duruşmaya gelerek aleyhime tanıklık yaptı. Tabi ki gariplik burada aleyhime tanıklık yapması değil, gariplik duruşmaya gelip “çalışma saatlerinin uzatılmasına itiraz etti, herkesi bu hususta bilgilendirdi, bu sebeple çıkardık” demesiydi. Haklı ya da geçerli bir sebep sunmuyor da, “haklarını aradı” diyor. Elbette ki işçi ve işverenler arasındaki bu derin çelişki içinde işçi lehine olan şey işveren aleyhine olacaktı. İşveren lehine olan şey işçi aleyhine olacaktı. Bu sebeple anayasal hakları kullanmak atılma sebebi olmamalıydı ve olmadı. İşe iade davamı kazandım. İş güvencem için 1 yıl 3 ay beklemek zorunda kaldım.
İstinaf mahkeme kararımın bana ulaşmasıyla 05.07.2023 tarihinde işverene başvurdum. 21 Temmuzda bana ulaşıldı ve 01.08.2023 tarihinde Cevizlibağ kampüsünde iş başı yapabileceğim bildirildi. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibiydi.
Bu davet üzerine 01.08.2023 tarihinde iş başı yapmak üzere işyerine gittim. Bina idari amiri tarafından -3. katta bulunan bir odaya alındım. Bütün gün bekletildim. Sigorta girişim yapılmadı, 4 aylık boşta geçen süre ücretim ödenmedi. Asıl işim olan bilgi işlem bölümüne gitmek istediğimi belirttiğimde, bilgi işlem katına alınmayacağım, mütevelli heyet başkanı tarafından “Onu -3. kata alın, servise çıkmasın, kimseyle muhatap olmasın, sadece bilgisayar tamiri yapacak” denildiği bildirildi. Bu aşamada bizzat yetkiliyi arayarak maillerimin açılmasını talep ettim, açılmadı. Ne kadar ücret alacağım, çalışma saatlerim, yemek kartım ve bilgi işlem odasıyla ilgili soru ve taleplerime “aranacaksın” denilerek cevap verilmedi. Herkes gibi 17.30 da işyerinden ayrıldım. Ertesi gün olan 02.08.2023 günü tekrar işyerine geldim ve bildirilen -3. katta bulunan odaya geçtim. Tüm gün beklememe rağmen masama dahili telefon bağlanmadı ve sigorta girişim yapılmadı, 4 aylık boşta geçen süre ücretleri ödenmedi, ücret ve sosyal haklarım ile ilgili açıklama yapılmadı, sözleşmem güncellenmedi, ne iş yapacağım bildirilmedi. Bina giriş kartı verilmedi, yemek kartı verilmedi, maillerim açılmadı. İşten çıkarıldığım Sefaköy’de bulunan asıl çalışma kampüsüne çağrılmam gerektiği halde oraya çağrılmadım, bilgi işlem servisine alınmadım, 2 gün boyunca kampüs müdürü, insan kaynakları ve mali işler yetkilileri okulda bulunmasına rağmen benimle kimse muhatap olmadı. Mahkeme kararının gereğini yerine getirmek üzere hazır olduğumu belirtmeme ve 2 gündür işyerine gelip gitmeme rağmen çalıştırılmadım.
Çünkü Arel patronunun işe davetinin, işe iade kararının mali sonuçlarından kaçınmak amacıyla yapıldığı ortadaydı. 2 gün boyunca işe iade kurumunun yüklediği sorumluluklar yerine getirilmemişti. Bilakis bir ayrımcılık yapılarak haklı meşru durumum zedelenmeye çalışılmış ve işçiler arasındaki birlik ve dayanışma yok sayılmaya çalışılmıştır.
Hâlbuki 8 yıllık kıdem ve emeğimin karşılığı ödenmeden haksız yere işten çıkarıldım ve iş yasasında bana tanınan hakkı kullanarak işe iade davası açtım. Kazandım. Sonucunda 4 aylık net maaşım tutarında boşta geçen süre alacaklarım ile 5 brüt maaşım tutarından işe başlatmama tazminatı kazandım. Üstüne 2023 Ağustos ayında ödenen ücretten kıdem ve ihbar tazminatı kazandım. Bu alacaklarım için yeniden dava açma zorunluluğum benim haksızlığımdan değil sistemin işverenleri koruyan kurgusundan kaynaklanıyor ve bu durum beni asla caydıramaz.
Burada asıl vurgulamak istediğim işe yasasının işe iadeyi düzenleyen maddelerinin son noktada işverene alıp almama hakkı tanımasının biz işçileri bu hakkı kullanmaktan caydırmak amaçlı düzenlenmiş olması. Sonuçta ben işten haksız yere atıldım ve işime geri dönme hakkını kazandım, ancak işveren maddi tazminat ödeyerek beni tekrar işe almama hakkını kazanmış oldu. Bu sebeple daha fazla işimize sahip çıkarak daha fazla işe iade talebinde bulunmalıyız ve bu hakkın da elimizden alınmasına karşı çıkmalıyız.
Ancak bu şekilde işverenlerin her şeyi istedikleri gibi uygulama hakları olmadığını onlara kabul ettirebilir ve haklarımızın gelişmesini sağlayabiliriz. Gerçek bir iş güvencesi için mücadeleye devam.
VOLKAN KÖROĞLU