Farklı sektörlerden işçilerin katılımıyla düzenlenen “İşe girerken, çalışırken ve çıkış süreçlerinde yaşanan ihlaller ve haklarımız” başlıklı atölye çalışması, işçilerin gündelik hayatta karşılaştığı sorunları görünür kılmak ve hak bilincini güçlendirmek amacıyla gerçekleştirildi.
Atölyede, özellikle işe girişte imzalatılan belgeler ve bu belgelerin doğurabileceği sonuçlar üzerinde duruldu. Katılımcılar, iş sözleşmelerinin bağlayıcı olduğuna; buna karşılık çoğu zaman baskı altında imzalatılan ve “kendi isteğimle işten ayrıldım” anlamına gelen istifa belgelerinin kesinlikle imzalanmaması gerektiğine dikkat çekildi. İstifa belgesinin işçiyi tüm haklarından feragat ettirmek için sık kullanılan bir yöntem olduğunu hatırlatılarak, çalışanların bu konuda dikkatli olmasının önemi vurgulandı.

Atölyenin bir diğer önemli başlığı işyerindeki örgütlülük ihtiyacıydı. İşverenlerin çıkarları doğrultusunda çoğu zaman organize ve güçlü bir şekilde hareket ettiğinin altı çizildi. Bu durum karşısında işçilerin de haklarını koruyabilmek için örgütlü mücadele içinde yer almalarının yaşamsal olduğu belirtildi. Katılımcılar, baskıcı ve keyfi uygulamalarla baş etmenin en etkili yolunun dayanışmadan geçtiğini ifade etti.

Çalışma, son bölümünde işçilerin gündelik deneyimlerinden yola çıkarak “Patron ne derse tersi doğrudur” sözünün, işçinin kendi hak bilgisini güçlendirdiğinde bu tür manipülasyonlara karşı nasıl direnç geliştirebileceği üzerine yürütülen tartışmalarla sona erdi.
Son olarak önümüzdeki haftalarda gerçekleştirilecek olan “Çalışma Yaşamında Cinsiyet Temelli Ayrımcılık ve Kadın İşçilerin Hakları” başlıklı atölye çalışmasına katılım çağrısı yapılarak etkinlik sonlandırıldı.




